Bu yazı ilk olarak Yeni Arayış’ta 26 Nisan 2021’de bu linkte yayımlanmıştır.
Blokzincirleri ve kriptoparalar her geçen gün hayatımızın bir parçası hâline geliyor. Bu yüzden son yıllarda kriptoparaların gündelik hayatta kullanımının artması, kriptoraparaların çeşitlenmesi ve yükselmesiyle birçok insanın ilgisini çekmeye başladı. Bu meselelerle ilgilenenler blokzinciri teknolojilerinin hayatımızı nasıl değiştireceği ve gelecekteki toplumsal düzenler için kafa yorarken, ülkemizde ve dünyada yetişmiş birçok mühendis ilgili meslek kollarında çalışan yüzbincelerce çalışan blokzinciri teknolojileriyle birçok sorunumuza toplumsal fayda üreten projeleri heyecanla parçası olurken, alelade insanlar olarak biz maalesef ülkemizde kriptopara varlıklarının alınıp satıldığı borsalarda yaşanan usûlsüzlükler ve dolandırıcılık haberleriyle blokzinciri ve kriptoparalarla tanışmaya başladık.
Para, Blokzinciri, Kriptopara…
Para elimizin kiri, emek gücümüzün karşılığında aldığımız bir varlık (evet tam anlamıyla bu karşılığı alamadığımız bir dünyada yaşasak da) ve bununla hayatımızı idare ettiriyoruz. Tarihte yaşamımızı devam ettirmek için takasla başladığımız süreç madeni paralarlar ve kağıt paralarla devam etmiş, sonrasında kağıt ve metal para dolaşımı yeterli olmamış ki, bu paraların yerine elektronik ve/veya dijital paraları kullanmaya başladık.
Kriptoparaların saklanması ve alınıp satılmasının gerçekleştiği teknolojik altyapı, blokzinciri teknolojisidir. İnternet teknolojileri her geçen gün daha geniş alanlara yayılırken, neredeyse tüm bilgi işleyen makineler birbirleriyle bağlı durumda. Bu makinelerin birbiriyle olan bağlantılarında yapılan işlemler, sonsuza kadar kırılması neredeyse imkansız şekilde arkasında güçlü bir şifreleme protokolünün olduğu blokzincirleriyle oluyor.
Neden mi bahsediyorum? İnsanlar birbirlerine herhangi bir bilgi, belge veya para yollarlarken, o yollananların hiç değişmeden, eksilip artmadan tam olarak yollayıcıdan alıcıya gönderildiği güvenli bir altyapıda yapılmasına ihtiyaç duyuyor. Peki örneğin bir mal aldığımızda o malın tam olarak özelliklerinin tasdik edildiği güvenilir kurum kimdir? İlgili kurumlarıdır. Arsa alıyorsanız o işlere Tapu Kadastro bakar. Bir araba alıyorsanız, alan kişinin bilgisi, satıcının bilgisi, satılan aracın ne olduğunun bilgisi vs. tüm bilgileri noter tasdikler. Birine para yolluyorsanız da bankalar üzerinden bu işlemi gerçekleştirirsiniz. Ahmet Ayşe’ye para yollar. Ahmet gerçekten Ahmet mi, Ayşe gerçekten Ayşe mi, bunu banka onaylar. Para çıktığı gibi alıcıya gider. Ayşe’ye eksik para gitmez. Ve iki gün sonra Ayşe eğer Ahmet bana para yollamadı derse kayıtlar ortadadır.
Peki banka batarsa ya da Ahmet’in yolladığı parayı Ayşe’ye yollamazsa veya bankanın tüm işletme süreçleri hacklenirse ne olur? Bu para transferi gibi milyonlarca insanın para işlemleri bankanın kayıtlarında tek bir merkezden yönetilir. Noter işlemleri, Tapu Kadastro işlemleri devlet tarafından tek bir merkezden yönetilir. Biz onaylama, tasdikleme süreçlerini merkezi otoritelere devretmiş durumdayız. Eğer kurumlar yok olur, devletler ortadan kalkarsa bu bilgilere belki bir daha ulaşamayabiliriz. Kimse hiçbir alımını satımını veya mal varlığının kendisine veya kuruma ait olduğunu ispatlayamaz, değil mi? Ayrıca bu onaylama ve tasdikleme süreçlerin ciddi miktarlarda vergiler, masraflar da alınmakta ve her merkezi sistemin yapısı gereği bürokratik işlemler süreci uzatmakta. Peki tüm bu devasa emek gücünün, masrafları kritik bir şekilde düşürsek iyi olmaz mı? Bilgisayarlar ve işlemciler bu kadar gelişmişken dünya aşırı tasdik süreçleri saniyeler dakikalar içinde sonsuza denk değişmeyecek ve herkesin denetimine açık olsa güzel olmaz mıydı? O zaman ne bankaya, ne notere yani herhangi bir tasdik memuruna, müdüre ihtiyaç kalmaz güvenli bir şekilde birbirimize bilgi, belge, para vs. her şeyi yollayabilirdik.
Blokzinciri bilgi, belge, para vs. tüm verilerin kaydını herhangi bir merkezi otoriteye bağlı olmadan aracısız bir şekilde ve şifreli olarak birbirinin ardına arasına herhangi bir şey girmeyecek şekilde tuttuğumuz (bloklar halinde) dijital defterlerin tümü aslında. Bu kayıtlar neredeyse değiştirilmesi imkansız bir şifreleme ile korunduğu için değiştirilemiyor, tüm işlemler bir daha ayrılamayacak şekilde birbirine zincir halinde tutunduğu için de her geçen saniye biriken kayıttan dolayı artık değiştirilmesi imkansız hale geliyor. Bu blokzincirleri dağıtık bir şekilde bir sürü bilgisayarda depolanıyor ve heryerden de bu kayıtlara erişilebiliyor.
İşte bugün 1970’lerden beri, hatta bu teknolojinin hazırlayıcısı tüm bilgisayar gelişimini de katabiliriz, blokzinciri teknolojisi gelişiyor. Bunun en görülen hâli ise insanların bankaları aradan çıkartarak kendi aralarında kendi geliştirdikleri veya edindikleri kriptoparaları transfer ederek yapıyorlar. Banka yok, sınır yok, SWIFT yok. Her blokzincirindeki teknoloji ve enerji tüketimine bağlı olarak masraflar var o kadar. Artık vermek istediğiniz kadar kişisel verinizi verip, herkesin para transferinizi görebileceği bir ağda, herhangi bir aracıya ihtiyaç duymadan ve güven otoritesi olarak yazılımları ve şifreleme teknolojilerini kullanarak bu işlemi yapabiliyoruz. Cüzdanınız neredeyse artık… Bu kağıt da, telefonunuzdaki bir uygulama da, internet tarayıcısı eklentisi de olabilir. Size ait bir cüzdandan başka bir cüzdana para yollamak artık bu kadar kolay, sorunsuz.
Bitcoin’i savunmak?
Gelelim 25 Nisan’da BirGün Pazar’da Ozan Gündoğdu’nun “Bitcoin’i savunmamalıyız” adlı yazısına. Yazar Bitcoin’in para olarak kalpazanlar tarafından kötücül işler için kullanılan bir şey olduğunu vurgulayarak ücretli çalışanların hayatında ne değiştireceğini sorgularken maalesef ciddi maddi hatalar yapmış. Açıkçası maalesef yazı neredeyse tamamen yanlış bilgilerle dolu. Ayrıca manipülatif iddialar ve söylemler üzerine kurulmuş. Yazar bu yazıyı yazdıktan sonra maksadını aşan eleştirilere de maruz kaldı lakin yazar da birçok tutarlı eleştirinin önünü kesecek şekilde üslûp takınmıştı. “Bitcoin’i para olarak kullananlar büyük ölçüde yasadışı işlerin içindeki kalpazanlar” diye insanlık tarihinin en büyük ses getiren ekonomi ve blokzinciri uygulamasını, yani bir kriptopara sahiplerini veya bu parayla işlem yapanları etiketlerseniz kuşkusuz insanlar da tepki gösterecektir. Şunu da eklemek isterim bitcoin ve diğer 5.000’e yakın bitcoin gibi kriptoparanın canını çok yaktığı büyük sermaye gruplarının ve kapitalistlerin argümanlarıyla Bitcoin hakkında yazmak en kibar tabirle komik duruyor.
Karşılıklı bir tartışma ya da bir araştırma yürütürken olmazsa olmazımız belirli ilkelerdir. Bir konu hakkında yazarken veya konuşurken doğru bilgilere ve olgulara odaklanmalıyız. Bu yüzden yanlış bir bilgi varsa ya da manipülatif unsurlar yoğunluktaysa bu durumda “aslında öyle değil böyle” demek bir şeyi savunmak değil, olgu kontrölü yapmak ve doğruya ulaşmakla ilgilidir.
Bitcoin en nihayetinde sadece bir kriptoparadır. Dünyada Türkiye nüfusunun yaklaşık 3-4 katı bitcoin cüzdanının olduğu ve milyonlarca insanın bitcoin ile ödeme yapıp para transferi yaptığı bir dünyada yaşıyoruz. Geriye kalan piyasada sirküle yaklaşık 5.000 kriptoparayı söylemiyorum bile. Yazarın yazısındaki bazı temel iddialarını ele alarak ilerleyim.
“Zira Bitcoin fanları, onu her ne kadar geleceğin para birimi olarak tanımlasa da şimdilik bir parada aradığımız özellikler Bitcoin’de yok.”
“15 Nisan’da 63 bin dolar seviyesinde olan 1 Bitcoin’in fiyatı bugün 50 bin dolara gerilemiş durumda. Bu nedenle Bitcoin vadeli hiçbir işleme açık değil. Türk Lirası geliri olan bizler, dolarla borçlanırken bile zorlanıyoruz, bir de Bitcoin’le borçlandığınızı veya borç verdiğinizi düşünün. “Bir para vadeli bir işleme açık değilse para değildir” demek de yanlış olmaz. Değeri bu kadar değişken bir şey de genel olarak para birimi olarak kullanılamaz.”
“Zira Bitcoin fanları, onu her ne kadar geleceğin para birimi olarak tanımlasa da şimdilik bir parada aradığımız özellikler Bitcoin’de yok.”
Yazar sıklıkla Bitcoin’in bir para olmadığını vurguluyor. Ekonomist değilim, lakin olmaya da gerek yok sanırım. Parayı para yapan temel nitelikleri var. Bitcoin devletlerin bastığı paraların tüm niteliklerini üstünde taşıyor. Dayanıklı, taşınılabilir, ölçülebilir, doğrulanabilir, bölünebilir ve kısıtlı. Bitcoin Dolar, TL, Euro gibi bir değiş-tokuş aracı. Bayağı dümdüz para. Devletlerin bastığı paralardan daha çok avantajı ve özelliği var hatta. Ayrıca merkez bankaları oluk oluk para basarken Bitcoin’den sadece 21.000.000 adet var ve bu sayı hiç değişmeyecek.
Bitcoin’le vadeli işlem yapan kişi ve kurumlar var. Maaş ödemesi alanlar var. Blokzinciri kullanan tüm farklı kriptoparalarda da bu tip işlemler artıyor. Tekrarlamakta fayda var. Günlük hayattan gelişmiş finansal sistemlere kadar Bitcoin birçok kriptopara gibi para birimi olarak kullanılıyor.
“O halde Bitcoin’le şu anda neden bu kadar çok insan ilgileniyor? Çünkü sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada milyonlarca insan Bitcoin’le paralarına para katmanın yollarını arıyor.”
Aynı dolar, altın, borsa hissesi vs. gibi varlıklarla alım-satım yaparak para kazanan insanlar var. Bitcoin yüz milyonlarca varlıktan sadece biri. Bu yüzden sermayedarlardan işçilere kadar Bitcoin’i bir yatırım olarak alıp satan insanlar var. Evet spekülatif kazanç ve borsaların olduğu serbest piyasa ekonomisine eleştiri getirebiliriz ki bu konuda en rahatsız olan insanlardan biriyim, lakin işçiler, esnaflar bu korkunç ekonomik koşullarda paralarının eriyip yok olmaması için dövize, değerli madenlere yatırım yapıyorlar. Yani insanlar sadece paralarına para katmak için değil, ellerindeki varlığın eksilmemesi için de çeşitli varlıklara yatırım yapıyor. Çeyrek de olsa altın alıyor, 20-50 alabileceği kadar dolar alıyor. Kriptopara yatırımları da böyle bir şey. Emek gücünün zaten karşılığını alamayan kitleler, paralarının pul olmaması için dövize, metale, kriptoparaya yatırım yapıyorsa bunun suçu Bitcoin değil, sistemin kendisi ve bu bambaşka bir konu.
“Bir paranın merkezsiz olması zannettiğimiz kadar iyi bir şey mi? Gerçekten Bitcoin’i kontrol eden bir otorite yok. Böylece bir para transferi arkasında hiçbir iz bırakmadan gerçekleşebiliyor.”
Tüm blokzinciri kullanılarak yapılan işlemlerde olduğu gibi Bitcoin’le yapılan tüm işlemlerin kaydı vardır, silinemez ve ilk Bitcoin hareketinden günümüze tüm kayıtlara ulaşabilir ve takip edebilirsiniz. Zaten para transferi ve teyidi güçlü bir şifrelemeyle blokzincirinde kaydediliyor. Herkes de bu işlemi denetleyebiliyor. Neden kontrol eden bir otoriteye gerek var ki. Zaten herkes otorite böylece.
“Gündelik hayatımızda Bitcoin’i para olarak kullanmıyoruz”
Gündelik hayatımızda Bitcoin gibi tüm kriptoparalar dijital ve kağıt hesap cüzdanlar, bankalar ve borsalar aracılığıyla transfer edilebilmekte ve kullanılabilmektedir.
“…ancak Dark WEB’de, uyuşturucu ticaretinden tutun da köle ticaretine kadar birçok yasadışı faaliyeti Bitcoin’le gerçekleştirebilirsiniz. Arkanızda hiçbir iz bırakmadan sizin için birini öldürecek bir kiralık katile Bitcoin’le ödeme yapabilirsiniz.”
Sanırım itibari paralarla (devletler tarafından basılan paralar) yapılan yasadışı faaliyetler yanında Bitcoin’le yapılan yasadışı faaliyetler devede tüy kadardır. Tüm para trafiğinin kayıt altında olduğu izlenebilen bir ağda suç işlemek kolay olmamalı. Ayrıca dünyada korkunç katliamlar, uyuşturucu ticareti, köle ticareti aklımıza gelebilecek tüm rezillikler nakit paralarla yapılıyor. Sahte kimliklerle hesaplar işletiliyor. Yazarın iddiasının aksine tamamen arkanızda iz bıraktığınız bir sistem bu. Kayıtlara her yerden ulaşılabiliyor. Nakit para veya sahte kimlikle açılmış bir banka hesabından itibari bir parayla kiralık katile rahatlıkla ödeme yapılabildiği bir dünyada Bitcoin’le ödeme yapmak daha zor ve tehlikeli.
“An itibarıyla Bitcoin’i para olarak kullananlar büyük ölçüde yasadışı işlerin içindeki kalpazanlar”
Şimdi bu da inanılmaz bir iddia. Nereden geliyor bu iddialar, hangi bilimsel makalede ya da itibarlı bir medya organında böyle bir doğrulanmış bir bilgi var bilmiyorum. Ama elinde kriptoparalardan bulunduran ve bunlardan biri olan Bitcoin sahibi insanları böyle etiketlemenin amacının kestirmek zor. En azından benim çevremde Bitcoin sahibi birçok tanıdığım var ve hiçbirisi kalpazan değil. Dünya genelini de düşünürsek pisayadaki Bitcoin yaklaşık 1 Trilyon Dolar değerinde. 0.00000001 oranında bile olsa komşumuzun, akrabamızın elinde Bitcoin var. Aynı evlilik yüzüğündeki altın, döviz hesabındaki dolar gibi.
“Görüldüğü üzere gündelik hayatının en az 8 saatini bir işverenin nam ve hesabına çalışmakla geçiren, aldığı ücret ile mütevazı hayatını sürdüren milyonlar için Bitcoin’in vadettiği yenilikler son derece sınırlı. O halde Bitcoin sermayedarlara sesleniyor.”
Bu da çok dayanaksız bir iddia. Aldığımız mütevazı ücretleri nasıl kullanacağımız konusunda herkes bildiği, erişebildiği kadarıyla ticari faaliyetlerini sürdürüyor. Yukarıda da yazdığım gibi blokzinciri üzerinde faaliyetini yürüten bir kriptoparanın alıcı ve satıcısı her ekonomik düzeyde insan. Büyük sermaye sahiplerinin çıkarları için hareket ettiği her para birimi sermayedarlara sesleniyorsa o hâlde Türk lirası, dolar, euro, sterlin hepsinden uzak durmalıyız. Bu mümkün müdür? Her geçen gün binlerce kriptopara Bitcoin gibi hayatımıza girecek. Hatta bazı kullandığımız teknolojiler ve yazılımlar için mecburen kriptopara kullanacağız. SIM kartımıza mobil veri satın alırken, bir restorantta ödeme yaparken, internetten alışveriş yaparken o platformun kriptoparaları ile işlem yapacağız. Zamanla maaşlarımız belirli bir varlığa, paraya sabit ya da sabit olmayan kriptoparalarla yapılacak. Nasıl ki insanlar cebine Türk lirası geldiğinde onunla çeşitli dövizlere ve madenlere parası pul olmasın diye yatırıyorsa, aynısını daha da artan bir oranda kriptoparalara yapacak. Çünkü yapıyor, veriler gösteriyor bu durum daha da artıyor.
“Yurtdışına para transferi daha hızlı olacak, aynı zamanda transfer maliyeti de daha avantajlı olacak. Bu işlemleri yaparken kimliğinizin ve varlık büyüklüğünüzün gizliliğini de koruyabiliyorsunuz. Şimdi durup, 2-3 dakika düşünelim. Yurtdışına en son ne zaman para transfer ettiniz? Varlık büyüklüğünüz ne ki, gizli kalmasıyla bu kadar ilgileniyorsunuz? Para transferlerinde nasıl bir banka komisyonuyla karşı karşıya kalıyorsunuz?”
Ahmet Ayşe’ye para yollarken en güvenli, en ispat edilebilir ve en ucuz nasıl para yollar sorusunun cevabı bulmaktır mesele. Kriptoparalarda sınır yok. İster komşunuza ister Kanada’ya nasıl herhangi bir aracı olmadan para takası yapılabilmesi, araya herhangi bir merkezi otorite girmeden bunun yapılabilmesidir mesele. Ayrıca bir çok blokzinciri ağında yüzlerce kriptopara inanılmaz ucuz masraflarla sınırsızca ve güvenli bir şekilde transfer edilebilmekte. Neden bankalara veya para transferi yapan şirketlere korkunç komisyonlar ödeyeyim tüm bu süreçleri daha güvenli, hızlı ve ucuz bir teknoloji geliştirmiş durumdaysak insanlık olarak.
Blokzinciri Büyük İnsanlık projesidir
Blokzinciri ve kriptoparalarla kamu kaynaklarından edilecek tasarrufu düşünün. Bu tasarruf hepimizin daha az çalışmasına ve daha çok para kazanmamıza neden olabilir. Toplumsal fayda ve bölüşüm için özellikle toplumcu anayasalarla yönetilen ülkelerde blokzinciri teknolojileri ve özellikle tasdik işlemleri, özelde para transferinin hayata, çevreye ve ceplerimize sunacağı refahı yok saymak ve bu özellikle büyük kapitalist sermayedarların ürettiği argümanlarla Bitcoin ve onun özelinde farkında veya farkında olmadan aslında blokzinciri teknolojisini kulaktan dolma bilgilerle yaftalamak demektir. Sermayedarların, finans kapitalin, merkez bankalarının ve bankaların kontrolüne gerek duymadan Ahmet ve Ayşe, güvenli, sonsuza kadar ispat edilebilir ve özgürce birbirine varlık, para, belge vs. yollayabileceği bir sistemden bahsediyoruz. Merkez Bankaları kapitalist sistemin bir ürünü ve merkez bankalarının dominasyonunun özellikle ülkelerin ve emekçilerin sırtından kalkacağı bir dünyanın kapısının aralanacağı bir süreç yaşamaktayız.
Ama aynı zamanda Bitcoin ve diğer kriptoparaların değerini çıkarları için kullanan insanlar da var aynı itibari paralarda olduğu gibi. Tüm teknolojik gelişmeler, inovasyonların kullanım pratiklerine ters veya bu pratikleri manipüle eden kişi ve gruplar her zaman olacaktır serbest piaysa ekonomileri var oldukça. Kalyonlarlarla okyanus ötesi gemi seyahati yapmak Amerika kıtasında korkunç katliamlara da kapı aralamıştı. Gemileri mi yaksaydık? İnsanlar internet üzerinden kiralık katil bulabiliyor diye interneti savunmamalı mıyız? Kitaplardan çocuklar istismarı öğreniyorlar diye kitapları mı toplamalıyız? Bu sorular uzar gider. Son günlerde ülkemizde ne idüğü belirsiz kriptopara borsalarına para yatıran insanların yaşadıkları mağduriyetlerden sonra kriptoparalara yönelik inanılmaz bir önyargı oluştu. Lakin nasıl ki Çiftlikbank soygununda mesele inekler değilse, insanların borsada herhangi bir kriptoparayı yatırım nesnesi olarak görmesinde mesele ne Bitcoin ne de kriptopara. Blokzinciri ve bağlantılı teknolojiler daha masrafsız, daha az emek gücü gerektiren, daha kaynaklara erişilebilir ve şeffaf bir gelecek sunarken, kriptoparalarla masraflar, vergiler ve bürokratik işlemlerle kaybettiğimiz varlıklarımızın yerine konması olasıyken, bu teknolojiler ve bağlantılı teknolojileri dünyayı değiştirirken ve en önemlisi daha adil bir dünya fikrinde çok işlevli enstrümanlar olabilecekken kulaktan dolma bilgilerle bu tip iddiaların nitelikli bir editoryal bir süreçten geçmeden rahatlıkla yayınlanabilmesi üzücüdür.
Emin olun BirGün gazetesi çok uzak olmayan bir gelecekte Bitcoin dahil birçok kriptopara hesabının cüzdan adresini paylaşacak. Bizler gazeteye o kriptopara cüzdanlarına kriptopara yatırarak abone olacağız. Umuyoruz ki o gün “Yahu biz ne yayınlamışız, ne ayıp etmişiz okuyucularımıza” diyecek BirGün.