Bilgi Düzensizliği · 30/04/2020

‘Ilımlı otokrasi’ haberini teyit ederken neler gözlemledim?

Almanya’da bir vakfın yayımladığı raporu dün birçok site haberleştirdi. Ancak Türkiye’nin “ılımlı otokrasi” kulübüne girdiğini duyuran raporla ilgili bu haberler bir arkadaşımı şüpheye düşürmüştü. Bunun da asılsız bir haber olabileceğini düşünerek “Bir kontrol eder misin” diye bana mesaj attı. Haberi teyit ederken birçok haber sitesinde sık sık rastladığımız eksiklikleri bir kez daha gördüm: Kaynak göstermemek ve doyurucu bilgi sunmamak.

Bu yazı ilk olarak bu linkte Journo‘da yayımlanmıştır.

Önce, sosyal medya sitelerinde ve arama motorlarında haberle ilgili tarama yapmaya başladım. Acaba Bertelsmann vakfının bir “Dönüşüm Endeksi” gerçekten var mıydı? Bu endeks var ise doğru okunup yorumlanmış mıydı? Bu raporun ve endeksinin metodolojisi kabul edilebilir miydi? Bu raporda gerçekten Türkiye “ılımlı otokrasi” sınıfında mı gösteriliyordu?

Haberin izini Türkçe takip etmeye çalışırken öncelikle kaynaksız çok sayıda habere, sonrasında “bu siteye göre” diyerek haberi aktaran sitelere ve en sonunda “o siteye” ulaştım. Gördüm ki, konuyla ilgili tek özgün haber DW Türkçe’ye aitti ve çoğu site DW Türkçe’nin haberini kaynak göstermişti. Ancak maalesef kaynak göstermeyen birçok site de vardı.

Haberin kaynağından uzaklaşmak

Haber ilk olarak DW’de yayınlanmış ve onlar raporu “demokrasinin dünya genelinde zayıflaması” üzerinden görmüştü. Haberde rapor ve kaynağına açıkça değinilmişti. Haberin, raporla ilgili bir basın bildirisi üzerinden yapılmış olabileceği izlenimi edindim.

Raporun Türkiye ile ilgili göstergeleri ve farklı parametreleri de ele alınmıştı. Demokrasilerin zayıflaması ve koronavirüs salgını ilişkisi de yer alıyordu. DW Türkçe konuyla ilgili raporun Türkiye kamuoyunu ilgilendiren kısmını öne çıkararak genel olarak ne ifade ettiğini sunmuştu.

T24 “Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir“ notuyla habere yer verirken, DikenCumhuriyetTele 1Gazete DuvarHalk TVBirgünABC GazetesiGerçek GündemYeni Asya gibi medya kuruluşları “DW Türkçe’nin haberine göre” diyerek raporu ve içeriğini okuyucularıyla buluşturdu.

Bu kuruluşlar, haberlerinin büyük kısmında raporun belirli bir kısmını aktarmayı tercih etmiş ve kırpılan kısmı da yine DW Türkçe’nin yorumuyla yinelemişti. DW Türkçe’ye dayanılarak aktarılan birçok haberde, rapor ile ilgili analizlerin Alman medya kuruluşu tarafından mı, yoksa Türkiye’de bu haberi aktaran kuruluşlar tarafından mı yapıldığı muğlak kalıyordu. Ayrıca ilgili haberleri art arda okuyunca, ikişerli ve üçerli olarak metinlerin birebir aynı olduğu görülüyordu.

Kaynak göstermeyen sitelere gelince, haber konu ve bilgi açısından iyice fakirleşmiş, manşetten ve birkaç yüz vuruştan oluşan içeriklere dönüşmüştü. İşin asıl vahim kısmı, bu son kategoride yer alan siteler, sanki raporu kendileri okumuş, analiz etmiş ve yorumlamış gibi haberi vermekten hiç sakınmamışlardı.

Okurlar daha fazlasını hak ediyor

Sonuç olarak haber, ne sahte ne da dayanaksızdı. Almanya merkezli bir vakfın raporu haberleştirilmişti ama aktarımda sorunlar vardı. Konunun “okur/tüketici” boyutu da bu aşamada devreye giriyordu.

Bu açıdan bakıldığından, okurun bu konuda daha bütünlüklü bir bilgiye sahip olabilmesi için, örneğin söz konusu vakıfla ilgili kısa da olsa bilgi verilebilirdi. Raporun düşün evreni ve bilgi setlerinden haberlerde daha doyurucu bir şekilde bahsedilse, içindeki görselleştirmelerden de yararlanılsa fena mı olurdu?

Meraklısına

Raporun sahibi Bertelsmann Stiftung’a buraya; iki yılda bir yapılan bu araştırmanın proje sayfası ile BTI 2020 raporuna ve metodolojisine ulaşmak için buraya; raporun 2003 yılından beri tasnif edilmiş tüm veri setlerine ve görselleştirmelerine buraya; özellikle Türkiye’nin dramatik düşüşünü gösteren dinamik infografiğine ise buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz. Ayrıca projenin Türkiye bölümüne de göz atmanızı öneririm.